İzmir Fahri Konsolosu Türk- Rus İlişkilerini Değerlendirdi

'Türk Rus ilişkilerinin dünü, bu günü, yarını hakkında konuşmak istiyorum, aslında köşe yazılarımda da bu konuya değiniyorum.' Diyen Muhabirimize,

“Türk Rus ilişkilerinin dünü, bu günü, yarını hakkında konuşmak istiyorum, aslında köşe yazılarımda da bu konuya değiniyorum.” Diyen Muhabirimize,

R. Eray Gürler (Rusya federasyonu İzmir fahri konsolosu):

“M. Kemal Atatürk’ün 1,Dünya savaşı sonrasında çok iyi ilişkileri vardı. Taksimdeki Atatürk anıtında Rus generallerinde figürleri vardır. Bunu herkes bilmez.

Rusya İstiklal savaşında; Türkiye’ye maddi manevi ciddi katkılarda bulunmuştur. Soğuk savaş döneminde ilişkilerimiz soğudu. Duvarın yıkılmasından sonra ilişkilerimiz düzelmeye başladı, son on yıldır Türk Rus ilişkileri olumlu yönde ivme kazandı. Bu ivme ticari ekonomi, kültürel ve turizm gibi alanlarda oldu.

Büyük elçiler, İvanoviski -Andrey Karlov’un çok büyük katkıları oldu. Andrey Karlov son yaşanan krizin atlatılmasına büyük katkılarda bulundu. Şu an ilişkilerimiz tatminkâr değildir. Tatminkâr olması için atılan her adım sonrası setler gelmektedir. Belirli hedeflerimiz var, ticari olarak yüz milyar dolarlık bir hedef konmuştu, Çok hedeflerimiz ve projelerimiz var hayata geçen ve geçirilecek olan. Özellikle enerji alanında, Gösterilecek ciddi ve sürekli çabalarla adım, adım tatminkâr düzeye geleceğine inanıyorum.

İlişkilerin geliştirilmesi için tarih koymuştuk, Ancak Büyükelçinin öldürülmesiyle ilişkilerimiz geriye gitti. Ortadoğu ve Suriye konusunda eş güdüm ortak çalışma gurubu oluşturuldu. Kamu diplomasisi, basınla ilişkiler çok önemli sivil toplum örgütleri, TOB-TÜSİAD gibi kuruluşların katkısı çok önemli. Bu menfur olay bizi çok yıprattı. Her iki ülke dik durdu ve provokasyona gelmedi. Bu çok büyük bir savaş nedeniydi, Bundan sonrasının daha iyi olacağını düşünüyorum.” Dedi.

Muhabirimizin “Türkiye – Rusya eşitlik çerçevesinde stratejik ortak olmalı mı? Belirlenen stratejik hedefler etrafında birleşmeli midirler?” Sorusuna ise,

    Gürler: “Malumunuz Türkiye bir NATO ülkesidir, Avrupa birliğine girmeye çalışıyor, Kesinlikle Türkiye ve Rusya stratejik hedefler çerçevesinde bileşmelidir.

Kilis’te yapılan saldırılar karşısında NATO’nun Türkiye’yi savunması gerekirdi, böyle bir şey görmedik, NATO görevini yapmadı. Roket kalkanlarını bile kaldırdılar, dolayısıyla ben NATO’nun samimiyetine inanmıyorum. Türkiye ile Rusya arasında ciddi bir işbirliği, savunma sanayi açısından, istihbarat işbirliği açısından olabilir, hatta bir pakt olabilir, Şanghay beşlisi gibi olabilir, Türkiye’nin biraz doğuya biraz Rusya’ya güvenip arkasını dayaya bilmesi lazım. Bu işte, Azerbaycan var, İran var, Çin var, Hindistan var, Çin ve beyaz Rusya ile ilişkiler tazelendi, güzel mesajlar alındı.

Yeni bir oluşumun ilk adımları… Biz, ABD, AB’nin samimiyetsizliği nedeniyle batıdan çok uzaklaşmış durumdayız. Yeni düzende kesinlikle bir birleşimin olmasını arzu ediyoruz.” Cevabını verdi.

Muhabirimizin “Türkiye’deki her olay Rusya’nın güvenliğini ilgilendirir mi?, Almanya’da, Noel pazarına - İsviçre’de, camiye ve yılbaşın da İstanbul’da yapılan saldırı doğrultusunda Türkiye’deki tarikat cemaat ve Vatikan- Moskova patrikhanesi ve fener Rum patrikhanesi, arasındaki ilişkileri değerlendirir misiniz?” sorusunu

R.Eray Gürler: “Sorduğunuz soru birbiriyle ilişkileri olan çok komplike bir soru.. Son zamanlarda Türkiye ve Rusya’ya terör örgütleri tarafından asimetrik bir saldırı söz konusu, bunu her iki ülkede de görüyoruz. Rus diplomatların zehirlenmesi daha dün Atina’da Rus diplomatın ölü bulunması, Türkiye’de patlayan bombalar ve bunların arka arkaya gelmesi, tesadüf değil, manidar, uçak krizi, ve diğerleri, bizim mavi akım projesini imzalamamız dünyanın diğer tarafındaki güçlerin hoşuna gitmiyor.” Şeklinde cevaplandırdı.

Muhabirimizin, “Türkiye ve Rusya’nın ön almasıyla, Suriye’deki çözüm sürecinde, yer olarak, Astana’nın belirlenmesi, Şimdiye kadar çözüm yeri hep Avrupa şehirleriydi, Çözüm yerinin değişmesi birilerinin hoşuna gitmiyor olabilir mi? Rus elçinin öldürülmesi bir mesaj mıydı? Sizin görüşleriniz nedir.” sorusuna

R.Eray Gürler: “Uçak krizinin çözümünde Kazakistan’ın büyük katkısı oldu, Kazakistan büyükelçisinin büyük çabaları oldu. Masada Amerika yok, masada Rusya var, Türkiye var ve endirekt olarak İran var. Bu durum elbette ki birilerini kızdırdı. Özellikle AB’yi, Amerika’yı ve NATO’yu, Suriye sınırı çok problemli, birçok terörist gurup var.” Dedi.

Muhabirimizin, “Suriye sınırında emperyalist ülkelerin gözbebeği, her türlü yardımda bulundukları bir PYD var. PYD’nin Moskova’da bir temsilciliği bulunuyor. Bu anılan mücadeleyi olumsuz etkilemez mi? Türk halkının bu konuda kalbi kırık. Ne dersiniz? Sorusuna ise

R.Eray Gürler: “Zamanlamaya bakmak lazım. Diplomaside devletler zaman , zaman böyle adımlar atarlar. Her adımın bir karşılığı vardır. Rusya’da böyle bir adım atmıştır. Rusya bu temsilciliğin faaliyetlerini dezaktive edecektir diye düşünüyorum. Diplomaside bazen geri adımlarda atılır bu konuda Rusya’nın geri adım atabileceğini düşünüyorum.” Şeklinde cevap verdi.

Muhabirimizin, “Birinci dünya savaşı öncesinde, Avrupa’da, Karadağ’da bir Sırp prensinin vurulması, bu sefer Ankara’nın göbeğinde Rus büyükelçinin vurulması arasında bir benzerlik görüyor musunuz? 90 Yıl sonra Atatürk’ün Sadapakt anlaşmasını Türkiye ve Rusya yeniden hayata geçirmek zorundalar mı?” sorusuna da

R.Eray Gürler: “Evet çok art niyetli savaş çıkarmaya yönelik, karanlık ve komplike bir olay.

İran-Suriye ve Irak Rusya’nın arka bahçesidirler. Rusya hamilik ağabeylik yapmıştır. Rusya federasyonu yine Türk cumhuriyetleri dahil hepsinin ağabeysi durumundadır. Herhangi bir etkinlikte Rus büyükelçisine ayrı bir saygı gösterirler. Atatürk’ün o düşüncesi…… Eğer Rusya o dönemde o kadar zayıf olmasaydı, Amerika Irak’a bir tane bile asker çıkaramazdı. Atatürk’ün o düşüncesine ben, Irak ve Suriye’yi de katmak isterdim.” Dedi.

Muhabirimizin, “Türkiye Avrupa’dan her kopmak isteyişinde Her zaman bir kriz yaşana gelmiştir. Tarihte, hatta savaşlar.. Oysa Avrupalılar Slavları yani Rus kökenlileri insan yerine bile koymaz, yaratık olarak algılarlar. Tıpkı Siyonist Yahudilerde olduğu gibi. Türk –Rus ilişkilerinin kopmaması için neler yapılmalı?” sorusuna,

R.Eray. Gürler, “Sorunuzu anladım. ABD de bayrak değişiminden sonra, Obama’nın giderayak bıraktığı bu girişimler tesadüf değildir. Malumunuz, Amerika’da çok ciddi tröstler var. Roldshild - Rokfeller gibi tröstlerin sahipleri hep Yahudiler. Silah tüccarları söz sahibi. Rus diplomatların sınır dışı edilmesi, Trump’ın gelmesiyle yeni bir dünya düzeni yazılacak, Türkiye’nin de içinde bulunduğu konsorsiyum söz sahibi olacaktır, ileride Rus –ABD ilişkilerinin yumuşayacağına inanıyorum. Müttefik demek, partner demek adet olmuş, PYD ye hem destek ver hem de …..

Muhabirimizin, “Uçak düşürmekten, El Bab’ta ortak hava harekatına gelindi. Nereden nereye?” sorusuna ise,

R.Eray. Gürler, “Daha önce bahsettim ortak çalışma gurubundan. Ekonomik, askeri ve istihbar i çalışmalar, tabii ki ilerleme kaydedildi.

Umutsuzluğa kapılmamak gerek, medyanın bilgilendirmesi sayesinde herkes neyin ne olduğunu biliyor, sabretmek lazım, Türkiye yeni dünya düzeninde yerini alacak ve barışçıl bir biçimde yaşayacaktır. Teşekkür ederim.” Dedi.

Lütfullahkaleli

Fahri Konsolos