E-KARAMAN MUHABİRİ SORDU, A HABER MUHABİRİ CEVAPLADI

Muhabirimiz Ahmet Selim Kartal Sordu, A Haber Muhabiri Osman İmece Cevapladı.


1-) Öncelikle çok teşekkür ediyorum röportajımda yer aldığınız için, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?



Sivas'ta doğdum.
Çocukluk yıllarımın bir kısmını Sivas'ın merkeze bağlı, küçük bir köyünde geçirdim.

Ortaokul ve liseyi Sivas'ta okuduktan sonra üniversite eğitimi için İstanbul'a geldim.
 İstanbul üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum.
Ve 10 yıldır da İstanbul'da yaşıyorum.
Şuan Ahaber'de muhabirim.
2-) Nasıl bir ailede yetiştiniz ?


Biz 6 kardeşiz.
Dolayısıyla kalabalık bir ailede büyüdüm.
Çocukluğumun bir bölümünü köyde geçirdiğim için de doğa ve hayvanlarla iç içe bir yaşamım oldu.
Hayvanları da doğayı da çok seviyorum.

Annem ev hanımı babam ise çiftçilik yaptığı için okul dönemlerinde eğitimime devam edip,
yaz tatillerinde de anneme ve babama yardım etmeye köye giderdim.
İstanbul'a gelince de artık birçok şeyden koptum.


Artık kalabalık bir şehirde yaşıyorum.
Ama yılda bir kaç kez olsa Sivas'a gidip. O özlem duyduğum çocukluğumu
zaman zaman yeniden yaşamaya, hatıralarımı gözümde bir kez daha hatırlamaya çalışıyorum.  
3-) Peki muhabirlik mesleğine nasıl nasıl karar verdiniz?


İnsanın çocukluğu köyde geçince
mesleklerin içeriğini çok da tanımıyor, bilmiyorsunuz.
(En azından bizim dönemimizde öyleydi)

Ama iki şeyi çok hayal ederdim.
Birincisi beyaz kıyafetler içinde deniz subayı olmak.
İkincisi de gazeteci olmak.


Deniz subayı olmak istememdeki sebep vatanıma bir asker olarak hizmet etmekti,
gazeteci olmak istememdeki sebep ise
insanların hayatına dokunmak ve insanların merak ettikleri konularda onları bilgilendirmekti.

Sivas'ta Anadolu İletişim Lisesi'nin
olduğu öğrenince ortaokul dönemimin
ardından o liseye kayıt yaptırdım ve
 gazetecilik serüvenim de lise ile birlikte başlamış oldu. (Yıl 2007-2008)

4-) Haberlerin aktarılmasında en büyük görevi üstlendiğinizi düşünüyorum, kimi zaman insanların kaçtığı ortamlara siz haberciler giriyorsunuz, sahada olmayı bize biraz anlatabilirmisiniz ?

Zor meslek diye bir şey yok aslında.
Temelde sevdiğin bir işi yapıyorsan zaten insan çalışırken genelde
zevk alarak mesleğini yapıyor.

Şartlar zor mu elbette zor.
Ancak işin içine sevgi girince o zorluk insana tatlı bir yorgunkluk olarak kalıyor.



Evet insanların kaçtığı yere biz koşarak gidiyoruz. İnsanlara en doğru bilgiyi
en hızlı bir şekilde vermeye çalışıyoruz.
Doğal olarak bunun da bir bedeli var.


Saha da olmak bir muhabire çok farklı deneyimler sunuyor.
Çok farklı insanlar tanıyor çok farklı duygulara tanıklık ediyor ve o duyguları o insanlar ile birlikte yaşayabiliyorsunuz.

Aynı ortamda hem acının hem mutluluğun en şiddetlisine şahitlik edebiliyorsunuz.

Zaten muhabir demek olaylara kişilere zamana şahitlik etmek demek.


Bizde mesleğimiz icabı birçok olaya şahitlik ediyoruz.
Ben genelde hareketli bir insan olduğum için de saha da olmak beni daha rahatlatıyor işimi daha çok severek yapmama neden oluyor.
Genç muhabir adayı arkadaşlarıma da şunu tavsiye etmek isterim.

Sahada çalışırken çok dikkatli olmanız gerekiyor.
Kameramanınız ile çok iyi kontak kurup çalışma esnasında ortak hareket etmek son derece önemli.


Bazı durumlarda riskli anlar olabiliyor.
Kameramanınız kamera ile kayıt derdinde olduğu için onu tehlikelerden koruyacak insan da sizsiniz yani muhabir.

Elbette önce kendi güvenliğinizi sağladıktan sonra.
Kameraman ile muhabirin bireysel ilişkisinin de iyi olması gerekiyor. Bizim iş tamamen bir ekib işi. Sizi olay yerine ulaştıran şoförden tutun diğer
görevli arkadaşlarımıza kadar. İyi anlaşmak sizi daha motive ederi. İşinizi daha başarılı yaparsınız.

 Aksi takdirde gittiğiniz haberlerden tat alamayabilirsiniz.
Sahada ve gittiğiniz haberde insanlar ile iletişiminizi iyi seviyede tutun.
Gazetecilerin bütün işi insanlar ile olduğu için hangi haber nereden gelir hiç belli olmaz.
O yüzden ilişkilerinizi sağlam temellere dayandırın. Ama samimi olun!  


5-) Zaman zaman ülkenin dört bir yanını dolaşıyorsunuz, gerek sevindirici haberler ile gerek üzüntülerimizi paylaştığımız haberler ile, sizi takip etmekte zorlanıyoruz
6-) Mesleğinizin zamanla size kazandırdıkları yada sizden götürdüğünü düşündüğünüz şeyler varmı ?

Elbette kazandırğı şeyler de var götürdüğü şeylerde. Ben bu mesleğin alanda öğrenileceğini düşündüğüm için mesleği yapmaya daha lise yıllarımda başladım. Okuldan çıkar çıkmaz hiç vakit kaybetmeden
staj yaptığım televizyona gidiyor ana habere kadar ne öğrenebilirsem kar olarak görüyor ve birçok sosyal aktiviteden feragat ediyordum.

Hafta sonu dahi izin kullanmadan işlerime odaklanıyor her gün yeni bir bilgiyi hayatıma nasıl katarım onun derdinde oluyordum.

Bu durum lise sona kadar devam ettiği gibi üniversite de aynı şekilde yürüdü.

Bizim meslek kitap üzerinden öğrenilecek bir meslek değil;
 o yüzden yerinde görme ve öğrenme mutlaka önemli.
Yoksa en kötü yıllarca üniversteye gidip,
hiç staj yapmadan bu işi yapmayı düşünmek
hayal gibi bir şey, hem okullu olmak hem alaylı olmak sizden bazı şeyler götürebiliyor.
Ama e nazından mezun olduktan sonra daha rahat ve kısa sürede bir iş bulabiliyorsunuz.

Bu dengeyi iyi sağlamak lazım.

Sadece bu bölümü okumak yetmez.
Seni işe alacak insanların senin deneyimli olmanı da önemser.
Tabi bu mesleği yapmaya başladığınızda daha önceden öğrendiğiniz şeyler de hayatınızı bir o kadar kolaylaştırır.
Ve daha rahat edersiniz.

Mesleğimin bana kazandırdığı hususa değinecek olursam
bunun matematiksel bir ölçüsü yok ama insani olarak çok şey kazandırdı.
Bu meslek birçok konuda insanı daha da hızlı olgunlaştırabiliyor.
Empati konusunda size çok şey katıyor.
Gazeteciler diğer insanlara göre daha az önyargılılar diye düşünmekteyim.
Çünkü kısa zamanda bile çok farklı insanlar tanıyorsunuz bazı şeylerin göründüğü gibi olmadığını
anlayabiliyorsunuz.
Sizden bu mesleğin götürdüğü en kötü şeylerden biri de çok fazla acıya tanık olduğunuz için
eğer bu durumu kaldıramazsanız insani duygularınızı yitirebiliyor
 veya duygular konusunda daha duyarsız olabiliyorsunuz. Çünkü birçok acıya alışmış oluyorsunuz.

7-) Yaşadığınız ilginç deneyimleriniz mevcut mu? Bizimle kısada olsa paylaşabilirmisiniz?

Görevimiz gereği elbette çok farklı hadiseler yaşadık. Beni en çok etkileyen haberlerden biri de  Çorlu'daki tren kazası idi.
O gün kazanın yaşandığı saatlerde İstanbul'dan Çorlu'ya nasıl gittiğim hala dün gibi aklımda.

Hayatımızın bir parçası da sondakika gelişmeleri...

O gün sevdiğim bir arkadaşımın düğününe gitmek için yola çıkmışken,
bir anda gelen bir haber ile acının tam içinde kendimi buldum.

Kazanın yaşandığı bölgeye ulaşmak o kadar zordu ki,
1 km'lik alana ulaşmak için kullanmadığımız araç kalmadı. Sürekli aktarma yapmak zorunda kaldık.
Çünkü heryer çamurdu ve otomobil oraya ulaşamıyordu. Arazi araçları gidebiliyordu tek!
 

Ve amacımız bütün gazeteciler gibi olay yerine en hızlı şekilde ulaşıp canlı yayınlarla olayı Türkiye'ye aktarmaktı.
Orada ne yaşanıyor, kaza nasıl oldu onu aktarmaktı.


Aşırı yağış nedeni ile kazanın olduğu yere normal araçla ulaşamadığımız için önce offroad aracına denk geldik ona binmiştik.
Sonra hiç vakit  kaybetmeden Afad ekibinin bindiğini gördüğüm bir çiftçeker traktöre denk geldik bir saniye bile düşünmeden ona atladık ve kaza yapan trenin olduğu noktataya ulaştık.
(sanırım tv muhabirlerinden olay yerine gidip ilk canlı yayını yapan bendim) Diğer muhabirler benim kadar şanslı değildi o gün.
Onlar kilometrelerce yürümek zorunda kaldı. Olay yerine ulaşmak için!

Biz oraya daha ulaşamadan ilk yayınımızı traktörün üzerinde aktardık.
Sürekli hareket halinde olduğumuz için elbette düşme tehlikemiz vardı ama yinede yayını zorlansakta yaptık. Olay yerinde gittiğimiz de ise o faciayı yakından gördük.
helikopterlerin biri kalkıp biri iniyordu. Savaş sahnesi gibi idi adeta olay yeri.
Hala kazazedeler trenin içinden çıkarılmaya çalışılıyordu.
Zamana karşı büyük bir savaş vardı!

O gün sabaha kadar aralıksız yayınlar yaptık.
Hava gece olduğunda daha da soğumaya başladı.
Hazırlıksız olduğumuz için üzerimizde de bir şey yoktu.
Araçta çamurdan yanımıza gelmediği için sabaha kadar ayakta durmak zorunda kaldık. Yerler yaş, hava ise oldukça soğuktu.
Sadece bir kaç saat oradaki ekipten ödünç aldığım bir ceset torbasında uyuduğumu hatırlıyorum.
O ceset torbasını da sabaha karşı aynı benim gibi üşüyen bir mehmetçiğe vermiştim.
Hayatımda gördüğüm en büyük acılardan biri olarak maalesef hafızamda hala.
   
8-) İleride kendinize nasıl bir yol planlıyorsunuz? Neler yapıp nerede olmak istiyorsunuz?

En başta şunu söylemek isterimki hayatımın sonuna kadar gazeteci olarak çalışmak istiyorum.
Tabi ileride şartlar neyi gösterir elbette bilinmez ama mesleğimi gerçekten çok seviyorum.
Yani Türkiye'nin tarihine yakından tanıklık etmek ve o tanıklığı bütün insanlara aktarmak istiyorum.
Gazeteciliğin kutsal bir meslek olduğunu düşünüyorum.
Görevimiz boyunca o kadar insanın hayatına dokunuyoruz ki bir insanın sorununu çözmek ona yardımcı olmak bana huzur ve mutluluk veriyor.
Önemsediğim bir husus da bu mesleği gerçekten seven insanları bu mesleğe kazandırmak istiyorum.
Ekranda olmak kaygısından uzak insanlara birşeyler anlatmak isteyen yeni öğrencilere yardımcı olmak,
 onların eğitimine katkı sunmak en büyük arzularımdan biri bu meslek için.
O yüzden hem yaşadığım deneyimleri anlatacak kitaplar yazmak hem de alanda öğrendiğim bilgileri aktarmak için akademisyenlik de yapmak istiyorum.
Bu hususta dijital medya ilerleyen zamanlarda bize çok yardımcı olacak diye düşünüyorum.
   
9-) Gelişen teknoloji ile beraberinde gelen dijital platformlarda fazlasıyla içerikler üretilerek aynı hızda da tüketilmeye başlamıştır. Sektöre karşı bakış açınız nedir? İleride nasıl bir sektör görebiliyorsunuz?

Sürekli tartışma konusu olan bir husus var.
"Dijital medya, televizyonculuğu bitirecek" diye.
Ben buna çok inanmıyorum açıkcası.

Aynısını gazeteden sonra radyo içinde söylediler.
Daha sonra televizyon çıkınca hem radyo için hemd e gazete için aynı şeyi söylediler. Bunun ciddi bir karşığı yok benim gözümde aslında.

 Ama şu bir gerçek.
dijital medya elbette bütün iletişim alışkanlıklarımızı değiştirdi, dönüştürdü. Dönüşüm de devam etmekte.
Radyo, gazete ve tv'ler elbette bu değişimden olumlu olumsuz etkileniyor. Hiçbiri kolay kolay bir birini bitirmez

Sadece şekil değiştirerek yoluna devam eder.
Ancak dijital medya ile artık gazetecilerin de farkına varması gereken şey,
bireysel olarak var olabirmek için sosyal medya hesaplarında etkili olmak zorunluluğu.

Örneğin bir youtube kanalı açarak bir "tv" sahibi olabilirsiniz.
Dijital medya bunu sana verebiliyor.
Dijital medya üniversite öğrencilerine çok şey kazandırır.
Öğrenim gördükleri yıllarda bile yatırım yapmaya başlasalar.
Bir kanal açıp içerik üretseler,
yollarına kendi kanallarından bile devam edip özgürce gazetecilik yapabilirler.

Ama özgün içerik önemli.
Bir alana eğilim göstermek önemli..
Şu an ki dönem bireysel içerikler ile ön planda.
Evet gençlerimizin çoğu belki birçok haberi internetten takip ediyor ama yine de birçok önemli olayın takibi şu an tv'lerden yapılıyor.

Gençlerin sosyal medyayı sadece arkadaşlar ile vakit geçirdiği muhabbet ettiği bir mecra olarak görmekten çok onu nasıl etkili kullanabilirim diye kafa yorması lazım.


Bir örnek vermek isterim.
gazeteci Cüneyt Özdemir,
bizim alanda ilk defa youtube'ta 1  milyon aboneye ulaşan bir gazeteci olmayı başardı.
bu zamana kadar hiç bir gazeteci bu rakama ulaşamamıştı.
Şu an ağırlıklı olarak mesleğini bu mecra aracı ile yapıyor. Etkili de.

1 milyon izleyici günümüzde muazzam bir şey.
evet birçok milyonlarca abonesi olan fenomen var ama gazetecilik alanında örnek alınabilecek bir isim var ise o da Cüneyt Özdemir'in dijital medya'da var oluşudur.
"Gazeteciler içinde gelecek dijital platformlarda."  

10-) Çok teşekkür ediyorum, konuğumuz olduğunuz için, son olarak buradan okuyucularımıza iletmek istediğiniz mesajınız var mıdır?


Asıl ben sana teşekkür ederim. Okuyucu ile bizi buluşturduğun için.
röportajlarında da daimi bir başarı diliyorum.
Kolaylıklar.


Son olarak ise hayatımda önemli bir söz olarak kabul ettiğim kelimeler ile genç arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum.
"Hedefi olmayan bir gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez"

Umutlu olun, hayatta kimsenin sizi mutsuz etmesine fırsat vermeyin,
ve mesleki olarak mutlaka bir hedef koyun önünüze.
Sağlıcakla.