Hacı Bektaş-ı Velî Sünni'dir

Çumra Cuma Gurubu'nda Pir Sultan Abdal'ı anlatan Selçuklu tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, ''Hacı Bektaş'ın kesinlikle Alevilikle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Hacı Bektaş sünni meşrepli ve Ahmed Yesevî ocağından gelen bir mutasavvıftır' dedi.

Çumra Cuma Gurubu’nda Pir Sultan Abdal’ı anlatan Selçuklu tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, “’Hacı Bektaş’ın kesinlikle Alevilikle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Hacı Bektaş sünni meşrepli ve Ahmed Yesevî ocağından gelen bir mutasavvıftır’ dedi.

Muhabirimizin edindiği bilgiye göre, Çumra Cuma Grubu’nda Pir Sultan Abdal’ı anlatan Selçuklu tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, ölüm ve doğum tarihleri kat’i olarak bilinmeyen Pir Sultan Abdal’ın esas adının “Haydar” olduğunun bir şiirinde kendisinin söylediğini belirterek “Pir Sultan Abdal’ın soyu ve aslı Horasan’a dayanıyor. Azerbaycan’dan da Hoy’a gelmiştir. Oradan göçerek Sivas bölgesine gelmişler” dedi.

Mustafa Yetiş’in misafirliğinde gerçekleştirilen ve çiğköfte ziyafetinden sonra başlanılan sohbette, halk ozanlarının, rüyalarında bir Pîr’den bâde içtiklerini saydıklarını ve böylece Pir Sultan Abdal’ın da bâdeli bir şahsiyet olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mikail Bayram, o badenin verdiği ilhamla şiirlerini düzmeye başladığını ve rüyasında gördüğü kişinin de Hacı Bektaş Veli olduğunu söyledi. Hayat mücadelesini anlatırken halk şairi olarak sürekli Safevi Devleti’nin propagandasını yapan Pir Sultan Abdal’ın, “Safevi devletine ve şahlarına bağlı” olduğunu ve bir şiirinde İran şahına olan özlemini dillendirdiğini belirterek o şiiri de okuyan Prof. Dr. Bayram, “Yıkılsın kanlı Sivas” dizeleriyle de Anadolu’dan ve yönetimden memnun olmadığını ifade ettiğini söyledi. Selçuklular döneminde Sivas ve bölgesinde Danişmentoğulları Devleti vardı. Danişmentoğulları Mutezile mezhebinden idiler ve bu bölgeye mutezile kültürünü yerleştirmişlerdi” diye konuştu. Yavuz Sultan Selim’in de hocası olan tarihçi İdris-i Bitlisi’nin yazdığı Arapça risalesinin tek nüshasının Yusufağa Kütüphanesi’nde bulunduğunu belirten Bayram, “Hâlâ o risaleyi kimse okumuş ve incelemiş değildir. O eserde Safevi şahlarından “Kızılbaş” diye bahsediyor. Onların faaliyetlerinden son derece şikâyetçi olduğunu ve onların rafızî olduklarını da söylüyor. Ben onu hep takdirle yâd ederim Şunun için. Osmanlı uleması ve şairleri içerisinde İdris-i Bitlisî kadar güçlü bir adam ben görmedim. Yeri geldiği zaman gayet rahatlıkla Farsça, Arapça ve Türkçe şiirler döktürüyor.” şeklinde konuştu.

Tarihçi Bayram, Pir Sultan Abdal’ın ölümüyle ilgili olarak şunları dile getirdi:

“Sivas Valisi Hızır Paşa, Pir Sultan Abdal’la ilgili şikâyetleri duyuyor ve Banaz’dan Sivas’a celbederek ifadesi alınıyor. Bu ifadelerinde de Hızır Paşa’ya karşı Safevileri methediyor ve savunuyor. Bunun üzerine Hızır Paşa Asitane’ye, yâni İstanbul’a bu durumu bildiriyor. Asitane’den de idam edilmesine dair hüküm geliyor ve Pir Sultan Abdal, Sivas’ın surlarının dibinde idam edilmiş. Mezarı da belli değil.”

Bu tür ölümlerin arkasında halk hareketlerini de meydana getireceğini ve halkın bunları unutmayacağına işaret eden Bayram, Anadolu alevilerinin halk şairi Pir Sultan Abdal’ı bugüne kadar bir bayrak kişi, bir önder olarak gördüklerini kaydetti. Asıl idamına sebep teşkil eden “Şah İstanbul’a gele, otura” şeklinde bir şiirinden dolayı olduğunun ileri sürüldüğünü ifade eden Bayram, şunları dile getirdi:

“Pîr, Farsça’da yaşlı demektir. Arapça’daki Şeyh de yaşlı demektir. Halk Pir Sultan Abdal’ı üstâd olarak tanımış. Sultan aileden gelen adıdır. Birde Abdal kelimesi var. O da Arapça’daki “bedel” kelimesinden geliyor. Abdal bir çeşit halife demektir. Erenlerin halifeleri anlamında Abdal kelimesi kullanılır. Pir Sultan Abdal’a da böyle bir isim verilmiş. Ve iddiaya göre de ona bu isimleri veren de Hacı Bektaş’tır. Sivas ve Pir Sultan Abdal’ın yaşadığı bölgedeki şiilerin Hacı Baktaş’a bağlılığı da şüphe götürmez bir gerçek. Hacı Bektaş da, bugünkü bektaşiler gibi alevileşmiş Bektaşiler. Aslında Hacı Bektaş’ın kesinlikle alevilikle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Hacı Bektaş gayet iyi bir sünnidir. Bunu iddiayla söylüyorum. Çünkü Hacı Bektaş kitap yazmış adamdır. Üç-dört eserini ben biliyorum. Eserleri okunduğu zaman Hacı Bektaş gayet samimi, sünni meşrepli ve AhmedYesevî ocağından gelen bir mutasavvıftır.”

İsmail Ethem Taboru