Türklerde At Kültürü Nasıldı?

Konya Aydınlar Ocağı'nda Türklerde At Kültürü'nü anlatan Dr. Naim Ünsal, 'İlk evcilleştirilen hayvan olan atları, Allah, onlara binmemiz ve onları sevmemiz için süslü yaratmış' dedi.

Konya Aydınlar Ocağı’nda Türklerde At Kültürü’nü anlatan Dr. Naim Ünsal, “İlk evcilleştirilen hayvan olan atları, Allah, onlara binmemiz ve onları sevmemiz için süslü yaratmış” dedi.

Muhabirimizin edindiği bilgiye göre, Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde “Türklerde At Kültürü” konuşuldu.

Kendisinin cerrah olduğunu ve ameliyata ve çalışmaya başlamadan önce Bakara Suresi’nin 32. âyeti kerimesini okumaya çalıştığını ifade ederek sözlerine başlayan Dr. Naim Ünsal, “Tıp doktoruyuz ama atlarla büyüdük. Konyalı ve Sarıkeçili yörüklerdeniz. Genlerimizde sanki atlar var ve gerçekten hastasıyız.” dedikten sonra Âdiyât suresinin ilk beş ayetinden “Soluk soluğa koşan (at)laraandolsun! (1),(Tırnaklarıyla) Ateş saçanlara! (2), Sabah vakti baskın yapanlara (3), “Derken, orada tozu dumana katanlara (4), Bununla bir (düşman) topluluğun orta yerine kadar dalanlara” şeklinde başlayarak sonuna kadar mealini okudu.

Atların koştukları zaman tırnaklarından ateşler çıktığını ve kuyruklarının da yandığını ifade eden Dr. Naim Ünsal, ata binerken bunu kendilerinin hissettiğini ve gördüklerini söyledi. Bu sureden son derece etkilendiğini kaydeden Dr. Ünsal, “Allah bu surede sevdikleri üzerine yemin ediyor. Günümüze bakan tarafıyla ben, bunu şöyle değerlendiriyorum. Ateş çıkartmanın günümüzde ateşli silahlar olabilir. Ayrıca kalemleriyle ve düşünceleriyle beyinlerinden de ateş çıkarabilir insanlar. Çünkü neronlar ateşle, yâni elektrikle çalışır. Orada (tink-tank kuruluşları) Allah rızası için yazan, çizen, düşünen, vaktini harcayanlar da hangi uzuvlarını kullanıyorlarsa ateş çıkarıyorlar.” dedi.

Atlar Süslü Yaratıldı

Nahl suresinde de atların binek hayvanı olarak ve süslü şekilde yaratıldığının haber verildiğini belirten Dr. Ünsal, “Atlar, kadınlar, dünya ve para bizlere süslü gösterildi. Aslında bunlara fazla kapılmamak gerekiyor. Beni son derece etkileyen ve şaşırtan bu ayetin devamında bizim henüz bilemeyeceğimiz nice binecek araçların yaratılacak olması. Bu acaip bir şey. Biz Türkler gayet tabiki Allah’a âşığız.” dedi.

Bir atın ayağının toprağa basışısın 1,5-2 ton ağırlığında olduğunu dile getiren ve atların devamlı ayakta durduklarını işaret eden Ünsal, ata binmenin otomobillerden daha az tehlikeli olduğunu ve çocuklar ile gençler açısından ideal bir spor olduğunu söyledi. Ünsal, atla ilgili Peygamber Efendimiz’in sözlerini de aktardıktan sonra iyi atın özelliklerini de tarif ettiğini ve bakıldığında bu tarife uyduğunun görüldüğünü anlattı. Türklerde buna “Atın iyisine doru, yiğidin iyisine de deli derler” dendiğini kaydeden Ünsal, “İngiliz atı diye bir at çeşidi yok. Bunun adı “Türk Atı”dır. Bunu ben söylemiyorum. İngilizlerin kendileri itiraf ediyorlar. İngilizler yüzde 60 Türk atı ile yüzde 40 Arap atını almışlar, kendilerine göre haralarda uğraşarak çaprazlama İngiliz atı diye bir at türü yetiştirmişler” diye konuştu.

Gençler Hayata Kazandırılacak

İl Halk Kütüphanesi’ndeki sohbette at türlerinden de bahseden Ünsal, katırın anasının eşek, babasının at olduğunu, anasını at babası eşek olanına da Bardo dendiğini hatırlattı. İyi çalım satan ve artistik hareketler yapan atın Arap atı olduğunu, bundan ayrı Türk atı, Rahvan atı, Midilli atı, Ahal Teke atı, Tulpar atı olarak çeşitlerini de sayan Ünsal, at güzeli olan Ahal Teke atının Türk atının orijinali olduğuna dikkati çekerek “Türkmenistan’da üretilen bizim Türk atının orijinali de Ahal Teke’dir. Çekici bir güzelliği de vardır. Lame, dore diye kadınların giydiği ayakkabı ve çanta renkleri de Ahal Teke renginden alınmadır.” dedi.

Ünsal ayrıca, Yeşilay ile yapacakları ortak bir projeyle kötü alışkanlığı olan uyuşturucu bağımlısı gençleri at sporuna yönlendirerek hayata kazandıracaklarını da söyedi.

İsmail Ethem Taboru