VALİMİZ DOÇ. DR. İLKER GÜNDÜZÖZ VE EŞİ UZM. DR. MEŞİDE HANIMEFENDİ KANAAT ÖNDERLERİYLE BİR ARAYA GELDİ

Valimiz Doç. Dr. İlker Gündüzöz, kanaat önderleriyle akşam saatlerinde yemekli bir toplantı gerçekleştirdi. Sayın Valimizin eşleri Meşide Hanımefendi de kanaat önderlerimizin eş ve annelerini ağırladı.

Muş Öğretmenevinde düzenlenen toplantıda Sayın Valimize, İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ve İl Jandarma Komutanı Albay Bülent Baykal eşlik etti.
 
Toplantıda, kanaat önderleriyle sohbet eden Vali Gündüzöz; İl merkezi ve ilçelerimizden davetimize icabet eden siz kıymetli kanaat önderlerimize hoş geldiniz diyorum.
 
Bu toplantılarımızla hem sizlerle tanışmak istedik hem de meşveret meclisinde bir araya gelelim dedik. Bizim dinimizde, örfümüzde meşveret denen hadisenin çok önemli bir yeri var. Devlet geleneğimizde de var. Bunlar hep meşveret geleneğinin önemli yansımaları. 
 
Her şeyden önce bir memleketin daha ilerlere gitmesi orada huzur olmasına bağlı. Eğer huzur yoksa zaten anlamı yok.  Belki bu konuda da bu meclisin önemi var. Çünkü bu memlekette birileri bir şeyleri karıştırmak istemişler ve hala da istiyorlar. Önemli olan huzuru birlikte yakalamak,  kardeş kardeş memleketi bir noktaya getirmek.  Aslında Muş’un potansiyeli çok.  Bugün Üniversitede Rektör Bey’in bir projesinin tanıtımı yapıldı. Basın mensupları da çağrıldı. Bu proje aslında kabul görmüş bir proje, YÖK Türkiye’de beş tane üniversiteyi ihtisas üniversitesi kabul etti ve bazı üniversiteleri bazı alanlarda destekleyeceği taahhüdünde bulundu. 
 
Bunlardan biri de Muş Alparslan Üniversitesi, vermiş olduğu ihtisas taahhüdü de şu; ben hayvancılık konusunda Muş’u diğer üniversitelere göre kayırılmış bir üniversite ilan ediyorum. Bundan sonra üniversite bazında etkileri sürecek. Ama ortaya konan bir şey var ki, orada, sunu da izah edildi. Türkiye’de Konya Ovası’ndan sonra yem bitkileri üretimi ve tarımsal alan büyüklüğünde en büyük il Muş. Bu çok büyük bir üstünlük. Günlük hayatın içerisinde farkında olmayabiliriz. Yani biz Muş’ta doğduk, Muş’ta yaşıyoruz. Ama Muş’un öyle bir potansiyel var ki,  Konya’dan sonraki Çukurova’yı bile geçmişiz.  Çok önemli bir tahıl üretimi, yem bitkileri üretimi ve diğer tarımsal alanlarda ikinci büyük il.  Bu son derece önemli bir şey. Bu potansiyeli yeterince kullanmışız mı? Kullanamamışız, kullansaydık Muş her yıl göç veren bir il olmazdı. Hatta tezat olarak göç alan bir il olurdu.  Bazen kendi potansiyelimizin farkında olmuyoruz. İşte ben de üniversitedeki toplantıda bir kıssa anlattım ve dedim.
 
‘Ol Mahiler ki derya içredir deryanın kıymetini bilmezler’
 
Aslında Muşlunun hali de biraz buna benziyor. Her taraf toprak, Konya Ovası’ndan sonra Çukurova’dan fazla tarımsal alanı var. Yem bitkileri üretiminde lider olabilecek bir yer. Ama biz bu derya içerisinde belki de bu potansiyelin farkında değiliz. Bu potansiyeli de kullanamıyoruz. Her taraf kar olduğunda uçsuz bucaksız ova’yı kar kapladığında, her tarafın bembeyaz olduğunda bir noktadan sonra görme yetinizi kaybediyorsunuz. İşte buna beyaz körlüğü deniyor. Böyle bir imkânın içinde olmamızdan dolayı suyun içindeki ballıklar gibi bu potansiyelin farkında değiliz.
 
Aslında Muş’un çok önemli bir potansiyeli var. Bu potansiyeli de kullanmamız lazım. Ama bu potansiyeli kullanabilmemiz için bizim huzur içerisinde bu memlekette yaşamamız lazım. Yarınından kaygı duyan, akşam evine gittiği zaman endişe duyan, birbiriyle küs olan ve kanlı-bıçaklı olan bir yerde huzurun olmadığı bir yerde, gelişme olmaz. Zenginlik olsa ne yazar, evde hastanız olduktan sonra huzur olmadıktan sonra her şeyin tadı kaçıyor değil mi? Dolayısıyla birbirimize iyi davranmamız ve iltifat içerisinde bulunmamız da fayda var.
 
Bu konuda da kanaat önderlerimize büyük görev düşüyor. Tabi Emniyetimize, Jandarmamıza, bizlere de görev düşüyor. Herkesten çok tabii bu sorumluluk bize ait. Yoksa, bu sorumluluğu tutup birisinin önüne koyup bu sizin demiyoruz. Ama güzel söz, tatlı dil iletişimi, muhabbeti, kardeşliği artırır.
 
Onun için birbirimize latife yapmamız, birbirimizi hoş davranmamız bu toplumun huzurunu tesis etme açısından son derece önemli. Maalesef Muş potansiyelini tam olarak kullanamamış.  Öyle bir potansiyelimiz var ki, bizim bugün 300.000 büyükbaş hayvanımız, 1 milyon küçükbaş hayvanımız var. Biz bunları daha da yukarı çıkarabiliriz.
 
Bu memleket huzur içerisinde nerelere gelecek? Muş’a baktığın zaman insanları ziyaret ediyorsun, esnafa gidiyorsun herkes o kadar güzel insan ki;  ‘Buyur çay içmeden gitme’  diyen böyle misafirperver bir vatandaş yapımız var.  İnsanımız her yerde güzel hasletlere sahip belki, ama öyle bir Anadolu insanı tarzı her zaman muhafaza edilemez.  Büyük şehirlerin çoğunda da bu erozyona uğramış.  Bizim onun için birbirimizi daha iyi anlamamız lazım. Aynı dilden, kalben konuşmamız lazım.  Ben bugün özel bir maksatla toplantı yapıyor değilim. Ama burada hem tanıştıklarımız, daha önce çeşitli vesilelerle görüştüklerimiz var, hem de görüşemediklerimiz var. 
 
Randevu talep edenler oldu, hemen dönemedik çünkü çok yoğun bir talep var. Sırayla önce Sivil Toplum Kuruluşlarından başlamak üzere almaya çalışıyoruz. Hem tanışalım, tanışmadıklarımızla da bir kaynaşalım.  Çünkü burada bir şey yapacaksak elbirliğiyle yapacağız, biz tek başımıza hiçiz. Şimdi futbol takımını düşünün antrenör tek başına ne yapacak? Ya da çok iyi bir futbolcu tek başına olsa ne olur. Dolayısıyla hep birlikte yapabileceğimiz şeyler var, bizim ise yapacağımız şeyler riyasettir. Yani sizi bir araya toplamaktır, önemli olan ortak akılla üretilen işleri icraya dökmektir. Asker olmazsa Jandarma Komutanı tek başına ne yapacak? Emniyet Müdürü tek başına ne yapacak? İlin asayişini nasıl sağlayacak? En alttaki o er son derece önemli, çünkü bir bütün olarak orada oluyorsunuz. Dolayısıyla bizim görevimiz sadece kumandanlıktan, riyasetten ibaret.
 
Ben bu toplantıları geleneksel hale getirmek istiyorum. Eşim, hanımefendilerle birlikte hanım kardeşlerimizle bir aradalar. Çünkü ailenin bir tarafı erkekse, bir tarafı da evin direği olan hanımlarımız, bacılarımız, annelerimiz, eşlerimizdir. Dolayısıyla onlar da kaynaşsınlar istedim. Bu toplantının hülasa maksadı bundan ibaret. Zaman zaman bir araya geleceğiz ve fikir alış-verişinde bulunacağız.
 
Bu masanın etrafında konuştuğumuz şeyler ortak akıl olarak yansıyacak ve bizi bağlayacak. Biz de “toplumumuz bunu istiyormuş”, “kanaat önderlerimiz böyle düşünüyor”, bu meşveretin sonunda “bu karar” çıktı diyerek buna uyacağız. Çünkü Peygamberimiz döneminde de böyle, Türk-İslam Devletlerinin geleneğinde de bu var.
 
Bir meşveret meclisinden çıkan kararı Peygamber Efendimiz, kendi kararı ayrı bile olsa uygulamıştır. Çünkü meşveretin verdiği karar en hayırlı karardır.  Dolayısıyla inşallah zaman zaman bir araya geleceğiz.
 
Bu iyi niyetimizi de elçimiz olarak bulunduğunuz yerlerde kıymetli hemşerilerimize iletin. Hiç kimseye bir ön yargımız yok. Bu memleket hepimizin, elbirliğiyle bir yerlere geleceğiz. Bulunduğunuz meclislerde sizler de bu irademizi lütfen elçi olarak iletin.
 
Ben bu duygu ve düşüncelerle sizlere tekrar hoş geldiniz diyorum. Sağolun, kırmadınız ve davetimize icabet ettiniz. ”Dedi.
 
Düzenlenen programda Uzm. Dr. Meşide Gündüöz Hanımefendide, toplantıya katılan hanımefendiler ile bir araya geldi.
 
Toplantı, kanaat önderlerinin görüş ve önerilerinin dinlenmesinin ardından sona erdi.